5 Ocak 2013 Cumartesi

Yeni dünya

Deniz,

Senin olmadığın bir dünya bana tekinsiz geliyor. Bu insanlar kim? Bu yerler neresi? Bütün bu nesneler de neyin nesi? O kazada seni kaybedince o kadar çok şeyi de beraberinde kaybettim ki. Sevgilimi, yoldaşımı, kılavuzumu, ailemi, en yakın dostumu, arkadaşımı, iş ortağımı, yolculuk arkadaşımı, sırdaşımı, sanki ikinci annemi babamı, çocuğumu... Geçmişimi, şimdimi, geleceğimi.

Kendimin de seninle yaşayan, mutlu olan versiyonunu kaybettim. Artık seninle tanışmadan önceki kendi anılarımı düşününce bile dehşete kapılıyorum ve içimi buz kaplıyor. Çünkü o insan her kimdiyse o da yok artık.

Hatırlıyor musun, her şeyin ama her şeyin olumlu yanını bulmayı severdim. Dangalakça işten atılmanın sevinilecek yanı var mı? Ama ben bulurdum işte, seninle birlikte bulurduk; ilk kızgınlığı ve sarsıntıyı  attıktan sonra. 'Oh iyi ki o zaman işten atılmışım, o sayede şu şu şu oldu' derdik. Kaçırdığımız onca fırsat... Hepsinin bir amacı vardı, en sonunda ulaşacağımız mutluluğa hizmet ediyordu. 'İyi ki o fırsatları kaçırmışız, çünkü yoksa bugün bu durumda, böyle özgür ve mutlu olmazdık, o sayede de şu anki fırsatları kaçırmamış olduk' derdik.

Ama senin ölümünün olumlu hiçbir yanı yok. Ordan baksan, burdan baksan, şurdan baksan, öyle düşünsen, böyle düşünsen hep aynı, hep aynı. Yaşamın senden erkenden çalındı ve hiçbir kuvvet o yaşamı sana ve bize geri veremez. Hiçbir şey, seninle geçireceğimiz (ve bizden de çalınan) yılları geri getiremez. Bu mutlaklık, bu acımasızlık kanımı donduruyor.

Tabii bu durumda içinde seni de barındıran, sayende hepimizin daha iyi insanlar olduğu o eski dünya da kayboldu gitti. Koskocaman, tanımadığım bir garip dünyanın ortasında kalakaldım. Yerler aynı olsa bile hiçbiri eski anlamında değil artık. Evimiz, İstanbul, seninle tanıştığımız ve asıl memleketimiz olan Ankara, Sakarya caddesi, Tunalı, annemlerin evi, sizin mahalle; sonra Kadıköy, Kabataş, Taksim, Beşiktaş, Bebek, Anadolu Kavağı, Belgrat ormanı... Otobüsle hızla geçerken Bolu'nun bile anlamı değişti; o güzel, dağlık ve soğuk memleketin. Seninle birlikte bir sürü anımızın olmadığı tek bir santimetrekaresi bile yok bulunduğum yerlerin. Ama hiçbiri aynı değil artık, benim için hepsi yabancı yerlere dönüştü.

Ah, bak girişlerin sırası gene değişti, önce yazacağım girişi gene sonraya attım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder