8 Kasım 2012 Perşembe

Çocuk var mıydı? Bölüm I

Az önce tanıştığım komşu teyze. Bir yerden eşimin öldüğünü duymuş. Yüzünde fabrikasyon bir endişe ifadesiyle soruyor.

Vah vah yavrum sen de mi kazadaydın?

Evet

Araba takla mı attı?

Evet

Eşin direksiyon başında uyuya mı kalmış?

Sanırım, evet

Başka kimse var mıydı arabada?

Bir arkadaşımız daha vardı. Birkaç omuru kırıldı. Ameliyat oldu, iyi.

Kaç yaşındaydı eşin?

40

Hııı.

Hissediyorum, geliyor. Artık daha fazla ertelenemeyecek. Neredeyse otomatik bir süreç bu. Elimde olsa gözümü kapayıp bekleyeceğim. İşte ölümcül darbe.


...



Çocuk var mıydı?


 ...



Herhalde gözle görülür şekilde sarsılıyorum. Kalbime saplanan bir hançer. Sırtımdan çıkıyor. Kalbimden kanlar fışkırıyor. Teyzenin karşısında dik oturmaya çalışıyorum. Kalbimi tutabilsem tutacağım. Gözümde ani bir yaş patlaması. Geri gönderiyorum yaşları. Her yanım ısınıyor. Boğazımda kazadan beri yerleşen düğüm birden daha da mı sıkıyor beni ne?

Duruyorum. Gözümü  bilgisayar ekranına çeviriyorum. İşte teyzecim, sorunu geri alman için sana fırsat. Hadi teyzecim, ne olursun anla. Hadi, her zaman halden anlarsın sen. Mesela susayınca birisi, daha o demeden hemen farkedersin, gider su getirirsin. Şimdi de anla, ne olur, sorunu cevaplamak istemiyorum işte, seni kendime yakın hissetmiyorum, bırak cevaplamayım. Hadi konuyu kapa başka bir soru sor.

Anlamıyor teyze.

Soruyu duyamadığımı zannetti. Tekrar soruyor.

Çocuk var mıydı?

...


Sadece üç basit kelime. Ne kadar kolay değil mi, söylemesi? Hatta iki buçuk kelime sayılır, çünkü 'mıydı' soru eki. Kendi başına kelime bile sayılmaz. 'Tuzu uzatır mısın?' demek gibi bir şey. 'Çocuk' 'var' ve 'mıydı' bir de soru işareti. Fırt diye söyleniveriyor. Ne olacak ki. Tuzu uzat.

Bugün makarna mı pişirseem, taze fasulye mi? Hımmm. Haa, sahi, çocuk var mıydı?

Kalbimde hançerle yere yıkılıyorum. O küçücük teyze bu sefer de böğrüme böğrüme tekmeyi basıyor. Yetmedi bir daha basıyor. Her tekmede geriye doğru savruluyorum. Nefesim kesiliyor. Her taraf kan.
 
Kaçabileceğim hiçbir yer yok. Soru cevaplanacak. Her zaman anlayışlı olan teyze beni köşeye kıstırdı. Ekrandan gözümü ayırmıyorum. İçimi çekiyorum.


...


Yoktu.

8 yorum:

  1. acıya bakıp ahlanıp vahlanıp, sonra, başımıza geldiği ya da gelmediği için yorumlar filan da yapıp, en sonunda da "ateş düştüğü yeri yakar mirim" deyip, sessizce eve çorba pişirmeye gidebilen bir milletiz... belki bütün insanlar böyle...hepimiz biraz böyleyiz.

    teyze mutlaka seni üzmek için yapmamıştır ve hatta, umarım sana ne yaptığının farkında bile değildir ki şüphen varsa onu bir daha sakın eve filan sokma! teyze, acıyla bağlantı kurmak, anlamak istemiş,kim bilir kendince dersler çıkartıp allah'a kendisi için şükürler ve belki, senin için de küfürler ya da dualar edip uykuya dalacak bir fanidir olsa olsa...

    ne desem boş da meriç'im, hayat, keşkelerden gayrı bize kalanlar galiba! keşkesiz geçirmiş olduğunuz bir ömür yadigar kaldı sana...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın Birben;

      Tabii ki herkes işi gücü bıraksın, benimle aynı şiddette acımı yaşasın demem, saçma olurdu bu. Ben de bir tanıdığıma başsağlığı dilerken ancak belli oranda anlayabilirim onu, acısını. Tabii ki teyze gidip çorbasını pişirecek, yiyecek, naapsın.

      Fakat işte bazı sorular var ki...

      Yoo, ne desen boş değil. Çok seviniyorum insanlar bir şeyler yazınca.

      Sil
  2. Israr etmesinin nedeni, başkalarına anlattığında ilk soracakları şeyin bu olması. Bir yandan insani bir tepki. Bir yandan da "önemli istatistiği" görev icabı edinmenin ruhsuzluğu... Normalde teyze bunları akrabalarımızdan, eşten dosttan öğrenirdi, ama pek kimsemiz yok buralarda.

    Bu tür sorular gelecektir. Belki cevabı hızlıca verip geçiştirmek, üzerinde durmamak daha doğru olur. Garip bir toplumumuz var düşününce... Çocuğunu sokak ortasında dövsen, kimse dönüp bakmaz. Ama rüzgarda kafası açıktaysa on beş kişiden laf yersin. Kabloları yanlış bağlamış sanki birileri.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, garip bir durum. Merakı giderilsin de ne olursa olsun, bu uğurda gerekirse beni bile ezip geçecek şekilde. Ama ne olursa olsun mesela insanların hiç ilgilenmemesini, umursamamasını tercih etmezdim.

      Sil
  3. kaybedilen hayatların arkasında bıraktıkları hep merak konusu olmuştur zaten...evli miydi, çocuk var mıydı, kaç taneydi, çocuklar küçük müydü, ailesi hayatta mıydı, eşi çalışıyor muydu...bunlar her kaybedilenin arkasında bıraktığı sorulardır...ve hayatta kaybedilenin arkasından soru soracak kimsesi olmayanlar da var...2 gün önce kombiden sızan gaz yüzünden evinde zehirlenerek hayatını kaybeden bir arkadaşın ölüm haberini aldık...çocuk esirgemede büyümüş ve en acısı da annesi tarafından kabul edilmemiş, cenazesini bile kabul etmeyen bir anne...peki bu biten hayatın arkasından ne soru sorulacak ya da ne soracaksınız...18 yıl yurtta büyümüş...18 yıl devlete çalışmış ve en sonunda arkasında hiçbir şeyy bırakmadan bu hayata veda edip giden birisiydi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim paylaşımınız için. Başınız sağolsun.

      Annenin yaptığı gerçekten çok korkunç. Arkadaşınız hayata bir şeyler bırakmıştır muhakkak; sevdiği arkadaşları var mesela. Ama haklısınız, ben ailem ve arkadaşlarım bakımından çok şanslıyım.

      Hayatların böyle yarım kalması, hiç beklenmedik bir anda bitivermesi insanı kahrediyor hakikaten. Kimbilir arkadaşınız hayata daha neler katabilecekti. Üstelik basit bir tasarım hatası yüzünden, gene önlenebilir bir kaza sonucu yaşamını kaybetmiş. Bu durumlarla nasıl barışacağımızı inanın ben de bilmiyorum.

      Bu yazıda teyzenin sorusuna çok vurgu yaptım; ama asıl vurgulamak istediğim biraz daha başkaydı. Bir başka girişte daha çok değineceğim bu konuya.

      Sil
  4. - Zeynep sen ailenle mi yaşıyorsun ?
    - Eşimle yaşıyorum hocam.
    - Aaa sen evli misin yahuu (gülümseme ve şaşkınlık)
    - Evet, biraz ufak tefek görünüyorum, üstelik öğrenciyim ama evet evliyim.
    - Çocuk var mı?
    - Evet hocam dördüzüm var (kıkırdıyorum) şaka tabii, yok hocam.

    Okulun ilk yıllarından bir anı, yazıyı okuyunca aklıma geldi. Bu arada dördüzüm var dediğimde Deniz hocam kahkaha patlatmıştı. Öyle çok anı var ki, hatırladıkça paylaşacağım. Zeynep

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni de gülümsettin Zeynep, sağolasın.

      Deniz öyle sıradışı bir durum yakaladı mı hemen üzerinde dururdu tabii :) Neşesi boldu valla.

      Paylaş paylaş, birçok insan paylaşsa anıları ne güzel olur. Bazen yazanlar oluyor, çok hoşuma gidiyor; öyle olunca insanın aklına farklı farklı güzel şeyler geliyor Deniz'le ilgili...

      Sil