16 Nisan 2013 Salı

Oyun Hamuru

2002'deki bir projeden; bir arkadaşımızın yaptığı karakteri canlandırırken
Deniz;

Biliyorum daha önce çalıştığın yerlerdeki, üniversitedeki, lisedeki, hatta çocukluğundaki arkadaşların, yakınların seni benden çok daha farklı hatırlayacaktır. Herkesin kendi Deniz'i var. Ben de seni ancak kendi bildiğim, gözlemlediğim kadarıyla yazabilirim tabii ki. Birçok kişi senin birçok farklı türevini anlatıyor, bu da güzel bir şey aslında.

Örneğin seni doğal bir lider olarak gördüğümü anlatmıştım. Bir arkadaşımız seni hiç lider olarak değil de, daha çok 'ruh' gibi gördüğünden bahsetti. Sanırım senin genel sükunetine dayanarak söyledi bunu. Bense farklı görüyorum tabii ki. Başka iki arkadaşın da senin üniversite yıllarında çok pasaklı olduğunu anlattı. O kadar şaşırdım ki, senin genel titizliğini bildiğim için. Hoşuma da gitti senin farklı bir yönünü duymuş olmak. Yaşamı boyunca ne çok farklı kişi oluyor insan, hem kendi gözünden hem de başkalarının gözünden. Artık senin değişemiyor, dönüşemiyor olman bayağı zor geliyor bana. Belki de hala değişiyorsundur, zihinlerimizde.

Oyun hamuru... Biraz daha teknik adıyla plasterin. Projelerimizde ne çok kullanmıştık onu. Habire yeni karakterler düşlüyor, ya da birilerinden projelerin için plasterin karakterler yaratmasını istiyordun. Daha sonra 'projelerimiz'e dönüştü tabii ki.

Seninle birlikte çalışmış olan birçok arkadaşın hatırlayacaktır. Senin için en rahat ortamlardan biriydi plasterin, hemen hızlıca şekillendirip derdini görselleştiriyordun onunla. Şirin, cin fikirler ortaya atıyordun. Tabii işin içine sonradan teller, ahşap, köpük, silikon tabancası, kumaş, boya, fırça, heykel kalemleri...bir sürü başka şey de dahil oluyordu. Ama ilk aşamada hayallerini plasterinle şekillendirmek ve bol bol fotoğraf çekmek senin için olmazsa olmazdı nerdeyse. Projeleri yaparken fotoğraflama huyuna bayılmıştım, sonradan 'kamera arkası' olarak bakması çok eğlenceli oluyordu. Çizimden çok daha rahat ifade ediyordun kendini plasterinle.

Aklında bir sürü proje vardı Deniz; proje yiyip proje içiyor, proje soluyor ve uykunda projeyle uğraşıyordun. En çok da projenin hazırlık aşaması, o en ham halindeki problem çözme kısmı hoşuma gidiyordu benim. Yaratmak istediğin görüntüye ulaşmak için deneme üstüne deneme üstüne deneme yapıyordun. Birçok kişiden de yardım istiyordun. O eğlenceye dahil olmak ne güzeldi! Ta üniversite yıllarından beri ne kadar çok uğraşmışsın plasterinle... O kadar çok fotoğraf var ki, gizli olmayanları
yavaş yavaş girişlerde kullanırım.

Mini mini renkli karakterler ööyle bakıyor şimdi. Daha birlikte ne projeler yapacaktık Deniz. Ah Deniz.
Deniz'in bir atölye çalışmasından, hazırlık
*Deniz'in çalışmalarıyla ilgili anılarınız varsa canınız istediğinde paylaşırsanız çok sevinirim.

4 yorum:

  1. Kukla tasarımı dersinizde oyun hamuru ile uzaylı yapmıştım. Deniz hocam masamda görünce bunu kim yaptı diye sormuştu. Eğer güzelse ben yaptım, çirkinse yapanı tanımıyorum demiştim. Deniz hocam 'hımmmm bunu bi düşünmek lazım' demişti. Yine kibarlık etmişti çünkü benim uzaylı uzaylıdan çok çamur yığınına benziyordu.
    Zeynep

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hehe fotoğrafların arasında var mı, bi bakayım. Hatırlayamadım senin uzaylıyı. Murat Hoca baya güzel fotolar çekmişti o kukla dersinde. Başka bir günden gene oyun hamurlu kurbağalı bir fotoğraf da var, belli ki Deniz'in dersinde yapılmış, yeşil yeşil böyle. Onlar da sizin sınıftan mıydı? Baya sevimliydi hepsi yanyana gelince.

      Uzaylı.. Hehe Deniz tam niyetini belli etmeden çıldırtmış gene. 'İyi bişey mi dedi şimdi, kötü mü, nasıl yani ;)'

      Sil
  2. O fotograflardan ben de isterim hocam, fırsat bulup alamamıştım okuldayken. Evet kurbağalar bizim sınıftan, çok güzel işler üretmiştik, çoğu bizim yüzümüzden yarım kalan işler ama olsun o kadar çok şey öğrendik ki, benim 'The bookworm' o dersler sayesinde oluşmuştu. Hatta Deniz hocam ve İnan ile senaryosunu beraber çıkarmıştık.

    Ve evet uzaylıyı hatırlamamanız çok normal çünkü bana 'oyyy uzaylımıymış bunlar' dediğinizi dün gibi hatırlıyorum :) Gerçekten hiç benzetememiştim. Keşke kukla dersi daha uzun, birkaç döneme yayılmış olsaydı, çok sevdiğim kaçırmak istemediğim derslerden biriydi, kimbilir ne çok şey üretirdik o zaman.

    Geçenlerde Bilgin okulu özlüyor musun diye sordu, hiç düşünmeden Tahsin hocam ve Deniz hocamın derslerini çok özlüyorum dedim. Gerçekten de o kadar çok zaman, ders ve her iki hocalarımla da okulun dışına taşan eğitim, dostluk, paylaşımlarımız oldu, okul denince çok büyük özlemle anıyorum...

    Bu arada sizce Meriç hocam, iyi bişey mi, kötü mü? hangisi acaba. Beni de meraklandırdınız :)

    (Yazım yanlışlarım olursa bağışlayın hocam, hastalık ve yorgunluktan....)

    Zeynep

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçmiş olsun, umarım iyisindir.

      Tamam, görüşelim zaten. Fotoları da ayarlamaya çalışırım. Hehe sağolasın, üretimli müretimli dersleri ben de seviyorum. Hm, bookworm'u ben gördüm mü ki?

      Bence iyi bişeydir canım ;) Aah ah keşke Deniz'e bizzat sorabilsek. Nasıl olur da soramayız ya...

      Sil