11 Ekim 2012 Perşembe

Pazarlık

Deniz;

Keşke araba senin olduğun tarafa değil de benim olduğum tarafa devrilseydi. O zaman ilk darbeyi ben almış olacaktım. İkinci, fazla etkisi olmayan darbeyi de sen. Kafan azıcık şişecekti, o da iki gün sonra. Gözünde de sonradan bir morluk oluşacaktı, ara sıra yer değiştiren. Sol bacağın hafifçe şişecekti, yirmi dakika kadar sıkışıp kalmaktan. Ama yaşamaya devam edecektin. Üç hafta sonra kazaya ilişkin hiçbir iz kalmayacaktı bedeninde. Keşke o yirmi dakikanın sonunda ben değil de sen uyansaydın.

Keşke bacağın kırılsaydı, kolun kırılsaydı. Emniyet kemerin takılı olmasaydı sen de kapıdan fırlasaydın. Zaten kapılar hemen açılıveriyordu. Kemerin takılı olmasaydı belki de biraz sıkıntı çekecektin, ama gene yaşayacaktın. Ama keşke kafana hiçbir şey olmasaydı, ona bir şey olmasaydı diğer hepsini kurtarabilirlerdi.

Keşke seni kurtaracak farklı bir tedavi yöntemi olsaydı. Ankara'ya nakledilseydin. Bir ameliyat, bir ameliyat daha yapsalardı. Bir ilaç verselerdi. Ödemi çözselerdi, bazı sıvılar verip. Kanamayı durdurup yeni kan verselerdi.

Keşke bütüün o yıllar içinde anılarımızı biriktiren eşyalarımızın hepsi yokolsaydı, evimiz yansaydı, bankada hiç paramız kalmasaydı ama sen hayatta olsaydın. Gene hayatta olsaydın. Onların hepsini hallederdik, kafamızdaki bilgiler, hayaller durduktan sonra.

Seni sırf kendime istediğim için, şimdi yalnız kaldığım için üzülmüyorum öldüğüne. Seninle keşke ayrılmış olsaydık, sen başka bir ülkeye gitmiş, hiç dönmeyeceğin bir yolculuğa çıkmış olsaydın, seni bir daha asla göremeyecek olduğumu bilseydim ama gene yaşasaydın. Gene yaşasaydın. Sadece bana mutluluk verdiğin için değil, kendin olduğun için, çok güzel bir insan olduğun için yaşasaydın. Çok güzel projeler yapacağın için, çok iyi bir yönetmen olduğun ve daha da iyisi olacağın için yaşasaydın. Hayallerini gerçekleştireceğin için yaşasaydın, beni mutlu etmek için değil. Başka insanlarla, başka mutluluklar yaşayabileceğin için yaşasaydın.

Ama bir de seni sırf kendime istediğim için, seninle olmak bana çok büyük bir mutluluk verdiği için, seninle bir 'bütün' olduğum için yaşasaydın. Bir arkadaşımız geçen gün şöyle dedi: Annem beni doğurdu, ama ben seninle birlikte yeniden doğdum. İşte bunun için yaşasaydın. Sensiz yarımdım, seninle birlikte tam olduğum için yaşasaydın. Seneler boyunca mutluluk içinde yaşayabileceğimiz için yaşasaydın.

5 yorum:

  1. keşke...keşke...keşke...

    YanıtlaSil
  2. Merhaba Meriç hocam,
    Deniz hocam ile okulda ne zaman sizden bahsetsek gözlerinin içi ışıl ışıl olurdu. Başka bir hayat onu ne kadar mutlu ederdi bilemiyorum ama sizinle sonsuz mutlu görünüyordu.

    Uyumlu ve mutlu geçirilen saatler bile kar şu dünyada. Ne mutlu size yıllarınız böyle geçmiş...

    Bir keşke de benden; keşke şimdi merdivenli sokaktaki evde beraber olsaydınız ve ben bu satırları selam verme, hatır sorma mesajı olarak yazsaydım.

    Sevgiler,
    Zeynep

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın Zeynep;

      Evet, onunla öyle bir mutluluğu paylaşmış olmak çok güzeldi. Yetmiyor işte, ne yapayım.

      Merdivenli sokaktaki evde beraber olsaydık, sen de bir çay kahve içmeye uğrasaydın, komik sohbetler etseydik, Tibet'i anlatsaydın bize...

      Sil
  3. oktay yalın15 Ekim 2012 21:21

    Sevgili Meriç,

    Saçmaladığınızı düşünseniz bile yazın demişsin,
    ben de şunu söylemek istiyorum;

    tüm keşkelerini paylaşıyorum, ama şuna da inanıyorum ki,
    Deniz dolu dolu ve tutkulu yaşamıyla geride pek çok güzel şey bıraktı,
    en önemlisi de seninle ve tüm dostlarıyla birlikte paylaştığı güzel anlar,
    aramızda tüm bir ömrünü sevgisiz, tutkusuz, inançsız ve güzelliklerden yoksun geçiren,
    yaşadığı anın bile farkında olmayan o kadar çok yaşayan ölü var ki,
    Denizin yaşamı onlarınkinden çok daha değerli ve anlamlıydı...

    Oktay

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız Oktay Hocam;

      İşte insan o değerli ve anlamlı yaşamın devam etmesini istiyor. Madem bu kadar nadir, bu kadar özel, bu kadar zor bulunan... Daha dolu dolu neler yaşayacaktı o, yaşama neler neler katacaktı, ne çok insanın yaşamına dokunacaktı. 40 yaş nedir ki, insanın en güzel, en aktif olacağı, hırslarından ve kendine güvensizliklerinden sıyrıldığı rahatladığı ve her istediğini yapacağı yaş.

      Bu kadarıyla yetinmeye mecbur kaldık...

      Çok teşekkürler hocam, yazdıklarınız çok değerli benim için.

      Sil