20 Aralık 2012 Perşembe

Uzun yaşamın sırları...

Kazadan sonraki zamanda bayağı düşündüm. O gün yola çıkmamış olsaydık bütün bunlar olmayacaktı. Sakin sakin yaşamımıza devam edecektik. Herhangi bir şey bizi engelleseydi. Araba çalışmasaydı. Benim karnım ağrısaydı (sık sık ağrıdığı gibi). Deniz'le kavga etseydik, karşılıklı inatlaşsaydık, 'seninle hiçbir yere gitmiyorum' aşamasına gelseydik. Ertesi gün sakinleşip, barışıp, rahatlayıp gitseydik. Yeter ki tam da o gün yola düşmeseydik.

Bütün bunları kaza olup bittikten sonra söylemesi kolay. Yola çıkarken kaza yapacağımız aklımızın ucundan bile geçmezdi ki. Sonradan 'şunu şunu değiştirmek gerekiyordu, sen de şöyle yapsaydın, ben de böyle yapsaydım, köşedeki trafik polisi de bunu yapsaydı, ordaki yaya da şuraya adım atsaydı, tam da o an güneş gözümüze şu açıyla vursaydı' denebilir, ama bunlar o anı yaşamadan asla bilinemeyecek şeyler. Ölümcül bir kaza geçirip eşimi o kazada kaybedeceğime ve o kazadan canlı çıkacağıma yola çıkarken ben de ihtimal bile vermezdim.

Bunları düşününce aklıma başka şeyler de geliyor ister istemez. Acaba hayatta kalmayı garantilemenin yolu nedir?

Evden hiç dışarı çıkmamak mı? Arabaya binmemek mi? Motosiklet kullanmamak mı? Uçak yolculuğu yapmamak mı? Hiç yurtdışına çıkmamak, yaşadığımız şehri terketmemek, hatta semtimizin dışına adımımızı atmamak mıdır? Dışarıda yürümemek midir? Bütün bunlar kendince büyük ya da küçük bir sürü tehlike barındırıyor. Sokakta yürürken kafamıza tabela düşebilir. Karşıdan karşıya geçerken dikkatsiz bir sürücü bizi çiğneyebilir. Kendimizi hiç ilgimiz olmayan bir kavganın ortasında bulabiliriz. Arabayla giderken herhangi bir anda araba takla atabilir. Motosikletimiz uçurumdan yuvarlanabilir. Uçağımız düşerse zaten kurtulma olasılığımız sıfıra yakındır.

Ama biz gene de bunların hepsini yapıyoruz. Piyangonun o anda bize vurmayacağını varsaymak zorundayız. Başka türlü yaşayabilir miyiz?

Diyelim evden hiç dışarı çıkmadık. Bizi evde bekleyen tehlikeleri ne yapacağız? Kalp krizi geçirebiliriz. Beyin anevrizması yüzünden o anda yaşamımız son bulabilir. Mide kanaması geçirip ölebiliriz. Bir arkadaşım anlatmıştı; tek başımızayken boğazımıza zeytin çekirdeği kaçıp ölürsek ne olacak? Doğalgaz sızıntısı, elektrik çarpması, yangın... Peki evde hareketsizlikten bir kan pıhtısı gelip akciğerimize ulaşırsa ne yapacağız? Evden çıkmazsak bize kimin bakacağını hiç gündeme getirmiyorum bile.

Doğum yapmak bile başlı başına çok riskli bir iş; yani yaşamın kendisi bile ölümle komşu sanki, burun buruna.

Bir sonraki anı yaşıyor olarak geçireceğimize nasıl emin olabiliriz?

Hayatta kalmanın yolu nedir bilmiyorum. Ama sanırım evde oturmak değil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder