20 Eylül 2012 Perşembe

Hayatta kaldım... mı?

İnsanlar böyle bir kazadan sağ çıktığım için beni şanslı buldular. Fakat şunu anlamalısınız ki aslında o kazadan ben sağ çıkmadım ve inanın Deniz'in olmadığı bir dünyada yaşamak zorunda olduğum için kendimi hiç ama hiç şanslı hissetmiyorum.

Evet, şu anda yaşıyorum ama ben artık tamamen farklı bir insanım. Deniz'le birlikte yaşayan, sevinen, üzülen, paylaşan, çalışan, üreten, değer bulan... o insan da o kazada aslında öldü. Hiçbir zaman tekrar o insan olmayacağım, çünkü Deniz artık yaşamımın sonuna kadar hiçbir zaman ölmemiş olmayacak. Bundan 10 yıl, 20 yıl, 40 yıl sonra bile Deniz'i, o çok sevdiğim, diğer yarım gibi hissettiğim kocamı, sevgilimi hep ama hep kaybetmiş olacağım. Deniz'in yasını tutarken aslında kendimin çok daha farklı bir biçimimin de yasını tutuyorum.

Artık belki de daha önce olduğum insanın yüzde onbeşi bile değilim.

Bazen size yönelik, bazen de Deniz'e yönelik olarak yazacağım. Deniz dışında kimsenin adını açık olarak vermeyi düşünmüyorum; internet ortamında neler olacağını hiç bilemediğim için böyle bir önlem almam gerekti. Deniz'in kaybından duyduğum acıyı, Deniz'in bana göre nasıl bir insan olduğunu, bundan sonraki yaşamımı yazmayı düşünüyorum. Zaman içinde belki evrilebilir yazdıklarım. Kendi hazır hissettiğimden fazlasını yazmayacağım. Bu blogun bana stres kaynağı olmasını değil, bir kendimi ifade aracı olmasını isterim. Yazdıklarımı okuyan ve kendi için onlarda birşeyler bulan birileri olursa, yorum yazanlar olursa çok sevineceğim. Paylaşmak böyle bir şeye dayanmanın tek yolu olsa gerek. Bilemiyorum. Belki de değildir.

Bazen yazdıklarım hoşunuza gitmeyebilir, ya da onlara dayanamayabilirsiniz; ama kimseyi memnun etmek için yazmadığıma emin olabilirsiniz. Bazen yazdıklarımda siz de olacaksınız, ve aynayı size tuttuğumda darılmaca gücenmece yok. Olur mu?

8 yorum:

  1. Canım Meriç'im, yazdıklarını seve seve okuyacak kişilerden biriyim, acısıyla, tatlısıyla hayat zaten tuhaf. En azından paylaşabilelim. Sana tekrar sonsuz sabır diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın Işık. Umarım sizlere ve birçok insana ulaşabilirim.

      Sil
  2. merçicim, acını hayal edebildiğimizin ötesinde gerçekten bilmeye imkan yok, hafifletmek için elimizden birşey gelebilir mi emin değilim. paylaşmak dışında yapılabilecek birşey olmaması insana kendini çok çaresiz hissettiriyor.. senin hayattaki duruşuna hep hayrandım, bastığın yer değişmiş olabilir ama bundan sonrası için de hayatın sana getireceği, senin hayata katacağın çok şey var biliyorum ve bunu heyecanla takip edeceğim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nazlıcım, yorumun iki kere yayınlandı, ben de sildim. Blog yönetmeyi başaracağım umarım ilerde.

      Çok sağolasın, umarım hayata katabileceğim birşeyler kalmıştır çünkü pek de öyle hissetmiyorum şu aralar. Sizin dediklerinize güveniyorum şimdilik...

      Sil
  3. Selam Meriç. Öncelikle bu yolda yalnız olmayacaksın. Deniz bu dünyayı ve seni bize emanet etti. Bir şekilde bu bağı hisseden herkes için hayat eskisi gibi olamayacak. Artık hepimiz biraz daha kırılgan olacağız, biraz daha dokunulmazlığımıza, gücümüze, ayrıcalıklarımıza veda edeceğiz.

    Böyle bir kaybı insan büyük bir haksızlık olarak hissediyor. Bir yandan da düşününce, muhtemelen herkes ömründe 5-6 kez benzer bir kazadan kıl payı kurtuluyordur da, farkında bile olmuyordur. Kadere fazlaca boyun eğmiş bir coğrafyadayız neticede, kişisel tercihlerimiz bundan koruyamıyor bizi.

    Hayat umursamadan devam ediyor, gibi görünse de, bir yandan da her gün tanımadığımız birilerinin başına başka belalar geliyor. Kamera oraya odaklanıyor, sonra kalabalığı gösterecek şekilde geri çekiliyor.

    İnsan bu yaşlarda bir sonraki neslin doğumuyla bir öncekinin ölümüne tanıklık etmek durumunda kalıyor. Yani, soyut hayallerimizi kenara bırakıp, etle, toprakla, terle, uykusuzlukla, endişeyle biraz daha fazla içli dışlı oluyoruz. Tam bu sırada, güçlü olmak gerektiğinde yani, 'bizim nesil'den birini kaybetmeye dayanmak daha zor oluyor tabii.

    Böyle yaralar iyileşmez, ama onlarla yaşamayı öğrenebiliriz. İçimiz biraz daha kurur, gözümüzün feri biraz daha söner, ama emaneti ortada bırakmamak adına ayakta kalırız. Çoluğa çocuğa örnek olabilmek için biraz da... Bundan 30-40 yıl sonra sıra bize geldiğinde, geriye dönüp baktığımızda "elimizden geleni yaptık, birbirimizi bırakmadık" diyebilmek de önemli bence.

    Sevgiler,

    T.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun beni çok duygulandırdı Tunç.

      Evet, yalnız olmadığımı hissediyorum, sayenizde ve iyi ki varsınız yoksa halim dumandı. Fakat Deniz'le birlikte önümüze özenle, sevgiyle, titizlikle açtığımız o yolun aniden yokolması beni çok sarstı. 'Güçlü' olmak şu anda benim için önümdeki günü, haftayı kurtarmak ancak. Sonrasını göremiyorum.

      Ama haklısın, sıra bize geldiğinde bunları diyebilmek önemli.

      Sil
  4. Sevgili Meriç,
    Büyük acını yeni öğrendim ve herkes gibi çok üzüldüm. Maalesef ölüm karşısında hepimiz çok aciziz ve söylenebilecek pek de bişey yok. Bence en büyük tesellin yaşadığın büyük aşk olacak ve geçen zaman sana biraz soluk aldıracaktır. Blogda paylaştıklarını takip edeceğim ve sana destek olmak için yapabileceğim herşey için burdayım. Allah sabır versin.
    Sevgilerimle
    Kuzen Buket

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın Buket.

      Biliyorum, bu çaresizlik beni kahrediyor. O kadar, o kadar genç ki... O kadar dolu bir hayatı vardı ve olacaktı ki Deniz'in. İkimize de haksızlık. Teşekkür ediyorum desteğin için; görüşmeyi, konuşmayı çok isterim...

      Sil