19 Ağustos 2013 Pazartesi

Zaman her şeyin ilacı

Bir kayıp yaşadığınızda size söylenen tüm klişeleri unutun. Bütün o hap cümleler, bütün o teselli kümecikleri- hiçbiri geçerli değil.

Filmlerdeki gibi de olmuyor. Hani kadın eşinin öldüğü haberini alır, herkesin yanında ağlamamak için kendini tutar tutar da, bir odaya gidip şöyle bir kere makyajı bile akmadan haykırıp ağlayarak yere oturur; sonra da nasıl olduysa 'metin' bir şekilde normal yaşamına devam eder ya... İşte bütün onlar yönetmenin fantezisi. Öyle bir şey yok.

Ben size söyleyeyim: Boşuna ümitlenmeyin. Zamanla acınız azalmayacak, 'küllenmeyecek'. O kişiyi unutmayacaksınız. Kalbinizde 'yerini' bulmayacak. Orda o köşesinde tozlanırken, siz de günlük yaşamınıza traylaylom diye 'kaldığınız yerden' devam etmeyeceksiniz. Kaldığınız yer falan kalmadı.

Güzel bir video izlemiştim. İngilizce. Neden belli bir zaman geçince insanın acısının bir kutuya girip orada kalmadığını, acı ve sevincin, karanlık ve aydınlık zamanların hep birlikte içiçe olduğunu; insanların sizden hep güzel, neşeli, aydınlık yüzünüzü göstermenizi, acınızı da o güvenli küçük kutusunda onlardan uzak tutmanızı, ölen kişiyi de (yeter artık, hala daha mı Deniz sayıklıyorsun) yavaştan gündeminizden çıkarmanızı istediğini, fakat bu işlerin hiç de böyle olmadığını anlatıyor güzelce.

Zaman geçince ne oldu? Deniz ölmemiş mi oldu? Deniz'in ölümü daha kolay yenilir yutulur bir gerçeğe mi dönüştü? İçindeki trajediden arınıp sıradan bir olaya mı evrildi? Ona duyduğum sevgi bir yerlere mi aktı? Deniz'in ruhumun eşi olma durumunda herhangi bir değişiklik mi oldu? Bir şey olduğu yok.

Üzüntünüz 'günlük işlerinizi aksatıyorsa' fena. Günlük işlerinizi yapmayı başarıyor, toplumun 'işe yarar' bir ferdi olabilmeye devam ediyorsanız (öyle ya, şu hayatta bundan daha önemli ne var?)  o zaman bir sıkıntı yok. İstediğiniz kadar üzülebilirsiniz, acıdan kalbiniz parçalanabilir. Yaşama sevinciniz yokolup gitmiş, bir daha da geri gelmemiş olabilir. Hayattan istediğiniz hiçbir şey kalmamış olması önemli değil. Hayat sizden istediklerini alıyorsa, kafidir zaten. Ha alamıyorsa, o zaman bakarız. Siz de çok canınız sıkıldıysa bir ilaç alıverin canım! Aaaa. Uğraştırmayın insanları.

Deniz de 'böyle isterdi', değil mi?

1 Ağustos 2013 Perşembe

Anlam

Deniz;

Seninle yapacağımız tüm o projeler, çıkacağımız tüm o seyahatler, dikeceğimiz tüm o kuklalar, atacağımız tüm o kahkahalar... Evrenin bir yerinde bir kara deliğin içine düşüp gitti mi? Onlar orada bir çeşit varlık göstermeye devam ediyor mu? Forumlarda seninle birlikte olsaydık, birlikte çalışsaydık, yeni bir ülkeyi seninle birlikte inşa etseydik... Ne olurdu Deniz?

Projeleri de sensiz yapmak istemiyorum ama yapmak zorundayım. Her şeye sensiz katlanmak zorundayım. Bak gene tatile çıkacağım, sensiz çıkmak zorundayım. Yaşadığım süre boyunca. Hasta olduğumda yaşadığım süre boyunca bir daha bana hiç çorba yapmayacaksın. Bir kere bile. Ben mız mız mız yatarken bir kere bile başucumda oturup saçımı sevmeyeceksin.

Anlam. Her gün yaşamımdaki anlamı yeniden yeniden yeniden hiç yoktan kurgulamak zorundayım. Sensiz olan yaşamımı sıfırdan anlamlandırmak zorundayım. Eskiden böyle çabalara girmeme hiç gerek yoktu. Şimdi yoruluyorum. İstemediğim günlerde bile o anlamı bir yerlerden bulup çıkartıp devreye sokmak zorundayım. Çıkartmazsam ne olur bilmiyorum. Ah Deniz. Yoruluyorum, usanıyorum.